Öncelikle Pazar günü Ankara’nın göbeğinde yapılan haince saldırıyı kınıyorum. Bombalı saldırıda hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilerken, yaralılarımıza acil şifa diliyorum.

Terörün her türlüsünü lanetliyorum. Masum insanlara kıymak insanlık tarihinde lanetlenmiştir. Bu çirkin aşağılık işlere imza atanlar bilsin ki, bunu yaparken amaçları her ne olursa olsun ulaşamayacaklar. Bu güzel ülkenin kardeşliğini, huzurunu bozmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bu yaşatılan acıları yine birbirimize sarılarak, tutunarak aşacağımızdan kimsenin endişesi olmasın…

Pazar günü Üniversiteye girişte birinci aşama olan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) yapıldı. Mersin Valiliğince gürültü kirliliği konusunda büyük hassasiyetlik gösterilmesi ilan edildi. Dolayısıyla okul çevrelerinde korna çalmayı, konvoyu, inşaat çalışmalarını ve seyyar satıcıları bile yasakladı. Bu konuda Silifke’de bazı yerler hassasiyeti önemsedi ve tabiri caizse çıt çıkmadı. Bir okulda gözlediğimiz durum beni yürekten üzdü. Allah aşkına evlatlarımız kaç aydır yarış atı gibi uyumuyor, yemiyor, sosyal hayattan koptu bu sınava hazırlanıyor. Nasıl olurda okul bahçesi içindeki kantin önünde beklerken yüksek sesle telefonla konuşuluyor sohbetler ediliyor, buda yetmezmiş gibi küçük çocuklar okul bahçesi içerisindeki çocuk parkında oyun oynuyor. Allah aşkına nasıl bir toplum duyarsızlığıdır bu. Üstelikte bazılarının evlatları içeride sınav soruları ile mücadele ederken, Toplum duyarlılığı konusunda daha çok yol kat edeceğimiz bir kez daha ortaya açıkça konulmuş oldu.

Ön yangılı yaklaştım

Geçen hafta Akdere Işıklı köylüleri ile Belediyenin yapacak olduğu çağla festivalinin öğrencilerin YGS sınavına gireceği güne denk gelmesi nedeniyle kendi kendime eleştiri yapmıştım. Milletin evladı sınav derdinde kim gidecek ki o festivale diye düşünmüştüm. Bu düşüncem Pazar günü sınavdan çıkar çıkmaz gittiğimiz festival alanın da yıkıldı. O kadar çok insan gelmiş ki şaşmamak mümkün değil. Yoğun bir kalabalık eşliğinde herkesin keyfi yerinde, baharın kokusu, güneşin ısısı insanlarda tebessüm etmeyi zorlar gibi gülen suratlar. Bu duruma pek alışık değiliz malum toplum olarak gülen yüzleri çok fazla sokakta göremiyoruz. Kendi adıma düşüncelerimden dolayı utandım.  Bu festivali yapan komiteyi ayrıca kutluyor ve tebrik ediyorum. Ön yargılı olmamak gerektiğini bir kez daha yaşayarak öğrenmiş oldum.

DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ

8 Mart 1857 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri’nin New York kentinde 40000 dokuma işçisi, daha iyi çalışma koşulları, emeklerinin karşılığında hak ettikleri ücret ve daha iyi bir yaşam istemiyle greve başlarlar ve bu grev nedeniyle 29 kadın işçi yanarak ölür…

8 Mart Dünya Kadınlar Günü ilk kez 1921 yılında “ Emekçi Kadınlar Günü “ olarak kutlanmaya başlandı.

Dünya barışının korunması, Sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olanak tanınması gereksinimi olarak belirtildi.

Küresel olarak, 15 ile 45 yaş arası kadınlar, kanser, sıtma, trafik kazaları ve savaşlardan daha ziyade, erkek şiddetinin sonucu hayatını kaybetmekte veya sakatlanmaktadır.

En az 3 kadından biri dövülmekte, cinsel ilişkiye zorlanmakta ya da hayatı boyunca başka bir türlü suistimal edilmektedir.

Sistematik tecavüz yeryüzünde birçok çatışmalarda bir terör silahı olarak kullanılmaktadır.

Dünyadaki işlerin %66’sı kadınlar tarafından görülüyor.

Buna karşın kadınlar dünyadaki toplam gelirin ancak %10’una sahipler.

Dünyadaki mal varlığının ise %1’ine sahipler.

Şehirlerde evli kadınların %18’i, köylerde de %76’sı eşleri tarafından dövülüyor.

Kadınların %57,7’si evliliklerinin ilk gününde şiddetle karşılaşıyor.

Aile içi suçların %90’ını kadına karşı işlenen suçlar oluşturuyor

Yapılan araştırmalarda: Türkiye'de yaşayan kadınların yüzde 71,9’u mutlu değil. Kadınların yüzde 44.7’si şiddet gördüğünü söylerken, evli kadınların yüzde 42.7’si eşlerinin psikolojik tedavi görmesi gerektiğini düşünüyor. Aslında kadına karşı şiddetin sadece fiziksel olmasını konu aldık. Her kadın fiziksel şiddete uğramamış olabilir ama psikolojik şiddete mutlaka uğramıştır. Bu ayrıca ele alınacak bir konu diye düşünüyorum.

Bugün yaşadığımız coğrafyada bütün kadınlarımız emekçidir. Kadınları ‘emekçi ve emekçi olmayanlar’ olarak sınıflamak, her şeyden önce, ücretli bir işte çalışmayan ev kadınlarının evde çocuk, koca, yaşlı bakımı için harcadıkları ücretsiz emeği yok saymak anlamına geliyor. Ev kadınları emekçi değil mi? Kadın hareketi, kadınların boğaz tokluğuna çalışması/çalıştırılması olan ev işinin ve görünmeyen emeğin görünür hale gelmesi için mücadele etmeli.

Bütün bu anlamların yüklü olduğu 8 Mart Kadınlar Günü Silifke’de çok farklı ve çoğunlukçu etkinliklerle kutlandı. Bu yıl etkinliklerin çoğunluğu ve farklılığı ayrı bir heyecanda yarattı…

 

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.