Dana Adası’ndan Doğan Santorini & Mikonos

Söyledim gitti, Dana Adası da bi Santorini bi Mikonos olsun... Oh be dünya varmış... Şimdi, aman efendim hayır efendim diyecek olanlar olacak elbet... E niye o zaman paraları döke saça ta Ege adalarına tatile gitme hayali kuruyoruz... Biliyorum tabiat doğa kaygılarımız var, gayet de olağan ve olması gerek bu... İyi ama doğayı kirletmeden onu tahrip etmeden yeni ama yepyeni bir şeyler neden yapılmasın... İlla ki burası Avrupalıların olsaydı şöyle olurdu böyle olurdu diye hayıflanalım mı... Buyurun işte Avrupalının yerine söyledik gitti...

Misal veriyorum, Mavikent'ten bakınca adanın yeşilliğine dokunmadan, sadece açık denize bakan yamacında ve doruğunda, niye bir Türk Ada kültürü olmasın... Neden Ege'de cirit atan büyük turist gemileri, yüzlerce turist ile bizim de ada-şehrimize yanaşmasın... Nedeni çok ama aslında hiç yok... İlla ki burası Bizanslılardan Osmanlılardan kalmış mı diyelim... Düşünmekle bu değirmen dönmeyecek mutlaka... Onu da biliyorum... Ama bir düşünelim sonra tartışalım ve hayra çıkacaksa netice, bir yapan olursa biz de yapalım gitsin be ya... Bir yapan olursa biz yapalım ne demek peki... Tamamen insanımızın düşünce ve yatırımlarıyla, taş yapılardan ve sokaklardan oluşan bir adamız da bizim olsun diyorum... Düşünce aşamasından imar aşamasına kadar bize ait olan ve bizim insanımızın çalışıp ekmek kazanacağı bir turizm değeri olsun, Silifkemize ait bir değer olsun...

Ne dersiniz, hayal edelim mi hep birlikte... Bir de bakmışsınız, memleketin Ankara'ya uzanan bir eli, gözü kulağı olmuş da işittirivermiş  oralara, olur diye de bir cevap gelmiş ardından... Biliyorsunuz ki ha demeyle olmuyor bu işler...  Öncesinde azıcık mızmızlanmak ağlayıp sızlamak gerekiyor... Ondan sonrası derseniz, yüz yıllık Silifke'ye tren gelsin hikayeleri dillere dolanırken bu da anlatılıverir muhabbetin arasında... Bak hele tren geldi de mi adaya göz diktin diyeceksiniz, onu da biliyorum... İyi ama tren illa ki bir gün gelecek, turizm adası da arkasına vagon oluversin olmaz mı...