Bir gazetede köşe yazarı olarak bu hafta en çok ihtiyaç duyduğumuz ve o olunca tüm hayatın yolunda gitmesini sağlayan  duygu ‘’mutluluk ‘’ konusunda yazmak istedim.

Mutluluk bir duygu ve haldir. Genellikle biz insanlar mutlu olduğumuzu o an geçtikten sonra daha çok fark etmeye başlarız. Eski resimlere bakan büyüklerimizden ‘’ Ah o zamanlar ! Ne kadar da mutluymuşuz .‘’ dediklerini çok duymuşuzdur. Bu yüzden yaşadığımız anda mutlu olduğumuzu fark etmek mutluluğumuzun kalitesini daha çok yükseltecektir diye düşünüyorum. Peki biz insanları neler mutlu eder diye dış kaynaklı yapılan bir araştırma 10 ana başlık altında toplamış.

1-        Seks

2-        Sosyalleşme

3-        Dinlenme

4-        Din / Meditasyon

5-        Yemek

6-        Eksersiz

7-        Tv seyretmek

8-        Yemek yapmak

9-        Sohbet etmek

10 – Çocuklarla ilgilenmek

Bu ihtiyaçlarımızın karşılık  bulması yanında kabul görmeyi getirir. Biz insanlar yargılanmak değil kabul görmek ve ‘’anlanmak ‘’ isteriz. Mutluluk diğer insanlar tarafından kabul gördükçe artan bir duygu durumu veya haldir. Bizler için en yüksek stres kaynağı yargılanmak ve kabul görmemektir. Evlilik kişilerin en azından bir kişi tarafından kabul görmesi  demektir. Eğer kişinin eşiyle arasında ilişki problemi varsa en çok kabul görmesi gereken tarafından red edildiği yani kabullenilmediği anlamına gelir. Bu da en büyük stres kaynağıdır. Stres kaynağı ortadan kalkmadıkça mutluluk kısa süreli olur ya da hiç olmaz. Kişi mutlu olabilmek için kendini kabul edecek kaynağa doğru yönelir. Mutluluğun olmadığı yerde hüzün ve acı gelip yerleşir. Acı ve hüzün çok çabuk büyüyen , büyüdüğü yere nefes bile almasına izin vermeyen zehirli bir sarmaşık gibidir. Öğretmenlerimden biri  “ACI” konusunda çok güzel bir tanım yaptı. “Acı, birikmiş, bir yere gidemeyen enerjidir” dedi. “Orada bir blokaj yani tıkanıklık vardır ve enerjinin her zaman akması gerekir. Hareket edemeyen enerji baskı yapar, direnç oluşur, sıkıştırır ve sonunda hastalık ya da yıkım ortaya çıkartır. Bir barajın duvarına sürekli baskı yapan suyu düşünürsek , o basınç duvar yıkılmadan azalmaz.”

En sağlıklı kabul görme şekilleri kendi arasında ikiye ayırmak mümkün. Düşük onay ihtiyacı, yüksek onay ihtiyacı. Düşük onay ihtiyacı olanlar iç kaynakları ile beslenirken, yüksek onay ihtiyacı olanlar dış kaynaklarla beslenirler.

Düşük onay ihtiyacı                                          Yüksek  onay ihtiyacı

İç kaynaklar                                                        Dış kaynaklar

Kişilik                                                                    Başarı

İlişkiler                                                                   Statü   

Değerler                                                                   Para

Prensipler                                                                 Mevki

Eski insanların daha çok mutlu hissetmelerin sebeplerinin başında dış kaynaklardan çok iç kaynaklarına yönelmeleri değil midir ?

Bugün hayatımızda bir değişiklik yapıp bizi mutlu eden kişilerin veya eylemlerin, durumların bir listesini çıkaralım. Günlük enerjimizi bizi mutlu eden durumları arttırmakla bile mutluluğumuzu arttırabiliriz. Başarı elde olan imkansızlıklarla sahip olacaklarımızın miktarını arttırma becerisi olduğunu düşünüyorum. Sahip olduklarımızla veya sahip olamadıklarımızla mutlu olmamak için haklı sebeplerimiz olabilir. Yıllar önce öğrendiğim ve esnememi sağlayan en önemli cümlerlerden biri de ‘’ haklı olmanın yanında mutluluğu getirmediğidir. ‘’ O kadar çok haklı olmaya odaklanıp mutluluğu kaçırıyoruz ki, sonra da bir bakıyoruz ki yaş ilerlemiş. Fark etmek ve değiştirmek için hiçbir zaman geç değil, nefes alabildiğimiz sürece umut var. Umudun olduğu her yerde de hayat var. Hayatın olduğu her yerde de yüce yaradan Allah var.

Hiçbir başarımız olmasa bile var olduğumuz için değerli olduğumuzu kabul ettiğimizde , kendimizi kabul etmiş oluruz. Kendimizi kabul ettiğimizde  değerli olduğumuzun bilincine varırız. Sürekli sevgi sevgi diye bahsedilen şey aslında bir bilinç durumudur. Sevgi akışının olmadığı bir bedenden mutlu olmasını beklemek çok olası bir ihtimal değildir. Dünyada bütün enerjilerin kaynağı ‘’ sevgi ‘’ ve ‘’korku’’ nun alt kümeleridir. Sevgi  yani alkali olmakla ilgili haz, şefkat, huzur, mutluluk  gibi pozitif duyguları tetiklerken; Korku, kin, nefret, intikam, huzursuzluk, merhametsizlik gibi negatif yani asidik duyguları tetikler. Atalarımızın söylediği gibi ‘’Keskin sirke küpüne zarar ‘’ da  bu asidik yani negatif olma hali başkalarından çok bize zarar verdiğinin en güzel anlatımı değil midir? Bu negatif hal çevremizle ilişkimizi bozmaya başlar. İlişkilerimiz aslında kendimizle olan ilişkimizin dışarıya yansımasından başka hiç bir şey değildir. Hiçbir şey yapmadan da sevildiğimizi kabul ettiğimiz andan itibaren vücudumuzdan sevgi enerjisi akmaya başlayınca , mutlu olma duygusu de bedenimizi sarmaya başlıyacaktır.

Sevginin bütün bedenizi sarmasını , bütün ruhunuzu fark ederek hayat amacınızı bulmanızı dileyerek bugünkü satırlarımı noktalamak istiyorum. En yakın zaman da ‘’ hayat amacımız ‘’ hakkında bir yazı yazmak istiyorum

En derin sevgi ve saygılarımla ,

Işıkla kalın,

  Aylin Uyar  0 532 6152665

Aile Dizimi

Yaşam Koçu

Reiki Master

Scio ( biorezonans &biofeedback )

 

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.