Eski vekilden yeni vekillere açık mektup

Doktor Ali Su yazdığı mektubunda Silifke’nin gelecekte öngördüğü çevre felaketinden bahsetti. Yazılan mektupta şunlar yer aldı: “Sayın Mersin Milletvekillerimize arzımdır; Mersin Milletvekillerimizden dört tanesi hekimdir yani meslektaşımdır. Bu nedenle beni ve halk sağlığının tehdit altında olduğunu daha iyi anlayacaklardır.

Aşağıda ki hususları anlayacak ve sahip çıkacağınıza inanıyorum. Onun için iktidar ve muhalefet Milletvekili ayrımı yapmadan herkesi bu sorunlara sahip çıkmaya çağırıyorum.  Göksu Irmağı: her yıl zeytin toplama zamanı Ekim ayından itibaren Göksu özelliğini kaybederek karasu ırmağı halini alır. Çünkü yöremizde bulunan zeytinyağı fabrikalarının çoğunda arıtma sistemi bulunmamaktadır. Bu yıl ırmak dört ay kadar rengi kara ve kokan bir su şeklinde aktı. Bunun için kamu yöneticilerine sebebi araştırılsın diye başvuruda bulunduk, kamu yöneticileri fabrikalara ceza yazarak olayı kapattı. Arıtma yaptırmak için her hangi bir çalışmada bulunulduğunu görmedik. Irmağın kirli suyu ırmak boyunca Mut’un ve Silifke’nin mahalleri ve Silifke halkı da bu suyu içme suyu olarak kullanmaktadır. Bu aylarda dizanteri vakası her iki ilçemizde de arttığı gözlemlendi. RAMSAR kapsamı alanında ki kuş cennetinde kuşların ve balıkların öldüğü gözlemlendi. Ayrıca daha önceki yıllarda Nisan ve Mayıs ayında ki gördüğümüz sinekler aralık ayından itibaren halkı rahatsız eder duruma gelmiştir.

Anamur ve Mersin arasına 18 adet balık çiftliği kurulacağı duyumları aldık. Hatta iki tanesi Anamur Aydıncık arasında faaliyete başlamıştır.

Mermer ve taş ocaklarına gelince Mersin Anamur arası dünyanın sayılı mermer yataklarına sahiptir. Hatta Çin den bile mermer ocağı kiralayan şirketler bulunmaktadır. Bu yöre-deki mermer ve taş ocaklarının sayısı hızlı bir şekilde artarak halkın sağlığını ve tarımsal üre-timini tehdit eder boyuta gelmişti.

Çimento fabrikaları; Silifke Akdere mahallesinde ki çimento fabrikası tek fabrika için arazi satın alınmış ancak ikinci fabrika için ÇED raporu almaya çalışılmaktadır. Eğer ikinci fabrika yapılır ise ilaveten termik santral yapma hesapları bulunmaktadır. Çadırlı mahallesin-de de çimento fabrikası yapmak için uğraşan şirketler bulunmaktadır.

Termik santral konusuna gelince; Anamur Mersin arasına 17 tane Termik Santral ruh-satı verilmiştir. Bu olay gerçekleşir ise Anamur, Ermenek, Karaman ve Mersin arasında kalan insan hayatı ne olur bunu siz bir düşünün. Tarımda Gülnar da Elma, Mut da Kaysı ve Zeytin, Silifke de Çilek, Erik, Narenciye, Batı Çukurova’da Narenciye, şeftali, zeytin verimi %15 – 20 ye düşecektir. Tarım veriminin düştüğünün örneği Afşin – Elbistan da açık şekilde görün-mektedir. Toroslar da ki ormanlar bile yok olacaktır.

Halkın sağlığına gelince toroslar da yaşayan Yörüklerin çoğunluğu sarışındır ve bunlar alerjen yapıdadır. Bu nedenle ürtiker Bronşit, Astım Bronşiyale, Koah ve Akciğer kanserinin hızla artacağı Afşin – Elbistan da görülmüştür. Nükleer Santral; yıllardır yapımı sürdürülen santral halka gına getirmektedir. Halk yapılsın ya da yapılmasın ikilemi içine sürüklemiştir. Hekim vekillerimiz nükleerin zararlarını daha iyi bilmektedir. Yöremiz nükleer atık deposu haline gelecektir. Nükleer nedeni ile Ak Deniz ısınacak ve Sıçak deniz balıkları gelecek balıkçılarımızı bu balıklar avlayacaktır. Yarı-çapı 200 km de üretilen tarım ürünlerine nükleer logosu koyma zorunluluğu bulunmaktadır. Böyle bir durumda Adana, Antalya, Konya ve Mersinde ki üreticilerimizi nasıl etkileyeceğini düşünmek gerekmektedir.

Bölgemiz bir turizm bölgesi alması gerekir iken kirli bir sanayi bölgesine dönüştürül-meye çalışılmaktadır. 1971 de Uluslar arası RAMSAR anlaşmasının göz önüne alınması gerektiğini düşünü-yorum. Bundan böyle göstereceğiniz duyarlılığa içten teşekkür eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.