10 Aralık 2016 cumartesi akşamı İstanbul Beşiktaş’ta meydana gelen hain terör saldırılarında, hayatlarını kaybeden 44 vatan evladına tanrıdan rahmet, yaralı olan yurttaşlarımıza acil şifalar diliyorum. Ateş düştüğü ocağı daha çok yakar, ailelerine ve yakınlarına sabır diliyorum.

Gün geçmiyor ki; Türkiye’nin dört bir yanında meydana gelen terör eylemlerinde, bu ülkenin yurttaşlarının yaşam hakkı ellerinden alınmakta, gencecik vatan evlatları hayatlarının baharında toprağa düşmektedir. Basmakalıp haline gelen “Şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum” cümlesini söylemekten utanır hale geldik. Artık yeter; İnsanlarımız ölmesin, birer fidan olan gençlerimiz şehit olup toprağa düşmesin.

Ülkemizin geldiği hale bakın; geçtiğimiz yaklaşık bir yıllık süre içerisinde 350’den fazla şehit, 1000 kişiyi aşkın yaralı (güvenlik güçleri personeli ve yurttaş), İçimiz kan ağlıyor. Doksanlı yıllardan sonra bitme noktasına gelen terör eylemleri, ülkemizde nasıl oldu da bu seviyeye geldi, niçin önleyemedik, nerede hatalar yapıldı, kimler terörü ve teröristleri siyasi malzeme olarak kullandı gibi tüm bu sorulara, artık herkesin şapkasını önüne koyarak cevap araması gerekmektedir.

Terör siyaset üstü, ülkenin varlığını, birliğini, kurumlarını ve tüm yurttaşlarını ilgilendiren ortak bir konudur. Terörle mücadele kapalı kapılar arkasında bireysel ya da bir partinin çabasıyla ve ya yabancı ülkelerin ve gözlemcilerin aracılığı ile çözülebilecek bir sorun değildir. Ancak Türkiye Büyük Millet Meclisinde, siyasal ortak aklın ve mutabakatın üreteceği gerçekten uygulanabilir politikalar ile Yasal ve hukuki zeminde terör belasıyla mücadele edilebilir.

Geldiğimiz süreçte toplumun her kesimi, hangi siyasi düşünceye sahip olursa olsun, teröre karşı birlikte inançlı ve kararlı bir direnç sergilemek zorundadır. Çünkü terörün ilk hedefi, toplumsal dayanışmayı ve direnci kırarak bir korku ve güvensizlik ortamı yaratmaktır. Yurttaşlarımız, inadına terörden korkmadıklarını, sokaklarda tüm kesimlerle birlik cesurca durarak terörü döktüğü kanda boğacağını göstermelidir. Şuan suçlu arama zamanı değildir. Zamanı geldiğinde bu ülkenin yurttaşları, terörle mücadelede terörün bu seviyeye gelmesinde yanlışları ve hataları olan siyasilere de, demokrasi ve hukuksal zemin içerisinde gereken cevabı verilmeli, yurttaş sorumluluğu ve denetimini yerine getirmelidir.

Devlet, yurttaşlarının en temel Anayasal hakkı olan yaşam hakkını korumak ve kollamak zorundadır. Bu görevini yurttaşlarına karşı yerine getirirken bahane ve birtakım gerekçelerin arkasına sığınamaz. Gereken her türlü tedbiri almak siyasi ve toplumsal mutabakatı sağlamak hükümetin görevidir. “Analar artık ağlamasın” söylemi sadece temenni olmaktan çıkmalı, artık yeter diyerek gerçekten anaların ve babaların ağlamadığı, çocukların yetim kalmadığı, eşlerin ve sevgililerin bir başına bırakılmadığı huzurlu bir ortamın yaratılması için; “herkes sadece kendi üzerine düşen görevleri yapmalıdır”

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
ihsan küpük 6 yıl önce

süpersiniz komutanım

banner79