Yaklaşık bir aydır ‘Göksu ırmağı neden siyah akıyor’ diye vatandaşın isyanını gazetemizde yaptığımız haberlerle dile getiriyoruz. Yapılan haberler sonrasında en sonunda yetkililerden ses geldi.

Geldi gelmesine ama buda yetersiz bir sonuç oldu.
Mut Kaymakamı Mehmet Ali Akyüz açıkladı:, 'bu suçu isleyen isletmelere ceza yazıldı’ dedi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mersin Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Yılmaz Şahin, ‘ İşyerleri incelendi. 12 işletmeye  para cezası yazıldı, tekrarı halinde işletmeler kapatılacaktır’ dedi.
Silifke Kaymakamı Şevket Cinbir,  ‘Bizim bölgemizde ihlal yok’ dedi.

Silifke Ziraat Odası Başkanı Mahire Can; ‘yağmurların yağmasıyla birlikte tarımda ırmak suyuna ihtiyaç duymadık. Bu nedenle  tarımda bir zarar görmedik’ dedi.
Silifke Belediye Başkan Yardımcısı Ömer Savar ise: Göksu’nun kirliliği Mut fabrikalarından kaynaklanıyor, Böyle bir kirliliğe asla müsaade edilmemelidir’ dedi.
Her yıl bu su aynı şekilde akıyor aslında. Bu sene yağış az, daha çok belli oldu, ama uzun sürdü. Bu sadece Silifke’nin sorunu değil aslında, Türkiye’de zeytin bölgesindeki il ve ilçelerinde sorunu. Aslında dünyanın baş edemediği sorunların içinde. İnsan düşünüyor bir ayı geçkin akan suya nasıl duyarsız kaldık. Doğamızın nasıl yok olacağını, nasıl zararları olduğunu, size bu yazımda anlatacağım. Karasu alanında cevre bakanlığının çözüm arayışları olduğunu biliyoruz. Çevre kanuna göre Mut ilçesinde çevre kanununa muhalefetten iş yerlerine 48 bin lira ceza yazılmış.  Ama para cezası sadece caydırıcı bir çözümdür kalıcı çözümler üretilmelidir. 
Akan tehlike, doğaya nasıl zararlı okuyun lütfen Sizler için yaptığım küçük bir araştırmada karasuyun aslında ne kadarda tehlikeli olduğu gün yüzüne çıkıyor.
2010 yılında Habertürk.com sitesinde Begüm Çelikkol’u ‘Zeytin karasuyuna Türk çözümü’ Başlıklı yazısından yaptığım alıntıda karasuyun akan bir tehlike olduğu açık açık anlatılmış.

Suyun Zararsız olduğu değil, aksine gelecek açısından oldukça zararlı olduğu belirtiliyor. Sadece suda yaşayan hayvanlara değil, doğaya da havaya da zararları açık açık anlatılmış. Bu yazının bazı kesitlerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Ayrıca TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İkinci Başkanı ve Ege Üniversitesi Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdinç İkizoğlu ile yapılan röportaj bizlere çok önemli bilgileri verecektir. 

Bu topraklar bizim bu vatan bizim, bu akan su bizim, bu doğa bizim, el birliği ile çözümü için ne gerekse yapmamız gerekli değimlidir?
“Küresel ısınma, atık gazlar, atık yağlar” derken çevre ile ilgili çalışmalar hızla devam ediyor. Ancak görünen o ki pek çok çalışma yetersiz kalıyor, doğa kirleniyor, buna bağlı olarak ekonomik ve sağlık sorunları da ortaya çıkıyor.
Zeytinyağı fabrikalarında, zeytin sıkma işlemi sırasında atık olarak ortaya çıkan ve sulardaki hayvanların, topraktaki bitkilerin ölümüne neden olan zeytinyağı karasuyu sorunu dünyadaki pek çok ülkeyi etkiliyor. Ülkemizdeki fabrikalardan ise doğaya 150 bin ton zeytin karasuyu verildiği tahminler arasındayken, çevrenin nasıl kirlendiği ortada gibi görünüyor.

Özellikle de Akdeniz ülkelerinin ve Türkiye’nin en büyük kâbusu haline gelen karasuyun arıtılması neredeyse imkânsız gibi görünüyor. 2006 yılının son günlerinde yürürlüğe giren Çevre Koruma ve Atık Yönetmeliği yasası ile doğaya salıverilmesi yasaklandı çevreyi kirletmek ve taksirli olarak bunu yapmak artık hapis ve para cezalarına çarptırılmak anlamına geliyor. Ancak bazı zeytinyağı fabrikası sahipleri zeytin karasuyunun çevreye çok yararlı olduğunu söylüyor. Fakat bu kadar kolay olmadığını her gün çıkan pek çok makaleden de okuyabiliyoruz.

Peki, 3 bin yıldır çözülemediği iddia edilen bu sorundan nasıl kurtulabiliriz?

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası İkinci Başkanı ve Ege Üniversitesi Biyomühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Erdinç İkizoğlu uzun bir süre önce, “Dünyada bu sorun çözülemedi sen mi çözeceksin?” eleştirilerine rağmen İzmir’in Bayındır ilçesinde bunu başardı. Proje Kasım’da faaliyete geçecek… Doç. Dr. İkizoğlu bu projenin dünyada bir ilk olduğunu söylüyor. Proje AB İşbirliği ağında yayınlandı ve Yunanistan’dan ortak işbirliği talebi geldi…
Zeytin kara suyu Akdeniz ülkelerince kâbus olarak nitelendiriliyor. Neden?
Atık sularda kirleticilik parametresi olan KOI (Kimyasal Oksijen İhtiyacı) değeri karasuda, evsel atık suyun 200 – 300 katı kadar. Yani bir ton karasu, 200 – 300 ton evsel atık su demek. Bu miktar bir yılda 6 – 10 kişinin atık su miktarı. Akdeniz ülkelerinde 15 milyon ton karasu (iyimser rakam – bazı kaynaklar 30 milyon ton söylüyor) 90 – 150 milyon insanın yarattığı kirlilik anlamına geliyor. Akdeniz’e kıyısı olan kentlerin nüfuslarını toplarsak bu kadar insan herhalde yoktur.
Çevreye ne gibi zararları var?
Yüksek organik madde içeriğinden dolayı; karasu, deniz ve nehirler gibi alıcı su kaynaklarındaki çözünmüş oksijeni çok hızlı tüketir. Dolayısıyla suda yaşayan tüm makro ve mikroorganizmalar yaşamlarını sürdüremezler. Karasuyun koyu rengi de suyun parlak görünümünü bozar ve güneş ışığının suya geçişini önleyerek fotosentez yapan su bitkilerinin ve yosunların üremelerini engeller. Karasuyun içerdiği yağ da su yüzeyinde film tabaka oluşturur ve havadan suya oksijen transferini engeller. Zamanla suyun içinde yalnız anaerobik (havasız) mikroorganizmalar gelişerek kokuşma başlar. Ayni zamanda, asidik özellikte olmasından, yüksek tuz ve fenolik maddeler içermesinden dolayı toprak kirliliğine de neden olur. Sonuç olarak karasu, suda ve toprakta yaşayan tüm canlıları olumsuz etkileyeceğinden dolayı çevre için çok tehlikelidir.

Pek çok bilim adamı “Ülkemizde olduğu gibi dünyada da karasuyun olumsuz etkilerini giderecek bir metot henüz bulunamadı” diyor. Siz faaliyete geçecek tesisle bu metodu bulduğunuzu söylüyorsunuz?

Akdeniz ülkelerinin en önemli su ve toprak kirletici kaynağı olan zeytinyağı fabrikaları atıksuyuna (Karasu) bugüne değin kalıcı bir çözüm bulunamamasının ana nedenleri;  üretimin mevsimsel kısa süreli olması, üreticilerin küçük aile şirketleri olup zeytin üretim alanlarının her yerine dağılmış olması. Dolayısıyla, küçük işletmelerin büyük yatırıma girip mevsimsel atıksu arıtma tesisi çalıştırmaları imkânsız.

Karasu bertarafı ile ilgili her ülke farklı uygulamalarda bulunuyor. Dünyanın en büyük zeytinyağı üreticisi İspanya, diğer ülkelerden farklı olarak büyük kooperatifler ve holdingler zeytinyağı üreticisi olduğundan iki fazlı üretim sürecini tercih ederek entegre tesislere yöneldiler. Kendi kurdukları özel pirina tesislerinde iki fazlı üretimden çıkan sulu pirinayı işleyip, fabrikaların ihtiyacı temiz suyu da, elektrik enerjisini de ürettiler.

Diğer Akdeniz ülkelerinde ise karasu toprağa, dereye, göle veya denize verilmekte ya da en iyi yöntem olarak sızdırmaz lagünlerde biriktirilip yazın buharlaşması bekleniyor. Dolayısıyla; toprak kirliliği, yeraltı ve yüzey suları kirliliği, koku ve sinekler gibi halk sağlığı problemleri ortaya çıkıyor. Son yıllarda membran filtrasyon teknolojilerindeki hızlı gelişme, özellikle atıksu arıtımında da kullanımının artması hem yatırım hem de işletme maliyetlerini çok düşürdü. En uygun çözüm, en az 8 – 10 işletmenin karasuyunu özel kurulacak “Arıtma Fabrikalarına” toplayıp, ileri membran teknolojileri kullanarak arıtılmış suyu yeniden kullanmak, ayrıca karasuda kalan yağı, polifenolleri kazanmak olacak.

Zeytin karasuyunun arıtımında membran teknolojilerinin kullanımı 1997 yılında ABD de TVG firmasında başladı. On yıl önceki membran yatırım maliyetleri çok yüksek olmasına rağmen, sızdırmaz havuz yapma maliyetinin altında kaldı. Membran teknolojilerindeki gelişmeler sonucu 2005 yılında bir Avusturya firması Girit adasında zeytin karasuyu arıtma tesisi kurdu. Membran filtrasyon sistemindeki son gelişmeleri uygulayan bir pilot tesis; Ege Üniversitesi Biyomühendislik Bölümü ile İTÜ Çevre Mühendisliği Bölümü, Arıtım Mühendislik ve Mavi Ege Çevre Teknolojileri firmalarının da katkısı ve Edremit Körfezi Belediyeler Birliği desteği ile tamamen yerli teknoloji geliştirilerek 4 yıl (2006 – 2009) çalıştırıldı. Denemelerde alınan olumlu sonuçlarla, böyle bir tesisin kurulmasına karar verildi. Zeytin karasuyu arıtımında çözümün merkezi membran arıtma tesisleri kurulması yönünde olacağı konusunda pek çok ülkede görüş birliği oluştu.
Sistem nasıl işliyor?

Bugün sahip olunan teknolojilerle arıtma en ileri düzeyde yapılabilir. Uzay istasyonunda çalışan insanlar kendi atıksularını tekrar içilebilir duruma getiriyorlar. Bütün ileri arıtma işlemleri deniz suyundan tatlı su elde etmek de dahil membran arıtma sistemleri ile yapılıyor.
Bu buluşla önce, zeytin bitkisel suyunda kalan yağ, enzimatik ve mekanik yöntemle kazanılır. Sonra granüler filtrasyon ve döner vakum filtrasyonla katı madde ve polifenoller minerallerde tutularak hem hayvan yemi katkısı ve/veya organik gübre olarak değerlenecek hem de ön arıtım sağlanacaktır. İleri arıtma işlemi olarak membran filtrasyon uygulanacaktır.

ZEYTİN KARASUYU HAKKINDA NOTLAR:

Dünyada yıllık 3 milyon ton zeytinyağı üretiminin yüzde 98'i Akdeniz ülkelerinde gerçekleşiyor
Ülkemizde 2 bin civarında tesis 150 bin ton zeytinyağı üretimi yapıyor
Zeytinin içindeki yağın yüzde 20'si kazanılıyor, gerisi atık oluyor
Akdeniz ülkelerinde Kasım- Mart arasında 15 milyon ton, ülkemizde 1 milyon ton atık su çevreye bırakıldı
Bugüne dek işletmeler kendi arıtma tesislerini kurdu ama bunlar da maliyeti karşılayamıyor, bu nedenle atıkları, derelere- göllere- toprağa ve denize bırakıyorlar.

TESİS HAKKINDA:

Karasudan yağ kazanılacak, organomineral gübre – toprak düzenleyici ve yem katkısı üretimi gerçekleştirilecektir. 
Tesiste kimyasal madde kullanılmayacak
Tarım Bakanlığı tarafından izinli doğal mineraller kullanılacak böylece tarım ve hayvancılığa katma değer sağlanacak
Tesiste herhangi bir katı ve gaz atık söz konusu olmayacak.”
 Alıntı yazımızda da açıkça anlatıldığı gibi bu karasuyun ırmağa bırakılması yazılacak olan para cezasıyla telafi olacak bir durum değil. Doğanın yok oluşuna, bu şekilde şahitlik yapan yetkilileri göreve davet ediyoruz.


Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner79