ALEVİLİĞİN TEMEL ÖĞRETİLERİ başlıklı panelde birlikte olduk. Söyleşilerimizi sıcak b ir hava yaptık. Sorulara yanıtlar bulduk.
Oturumu : İbrahim KUÇUŞ yönettiği VE sunumu Üniversite Öğrencisi Cemre Doğmuş ‘un yaptığı panele Marmaris Çörüş, Yatağan Cumhuriyet mahallesinden Tahtacı dostlar da katıldılar.
Ali Bektaş Dede ; Aleviliğin Kadir Hum’dan günümüze Alevilik tarihine ışık tuttu. Aleviliğin yaşadığı evreleri anlattı. Sorunlarını dile getirdi. Yaşayan alevi inancının zorluklarını, emevi, vahabi yorumları ile mücadeleyi sundu. Bir inanç önderi olarak da, yaşadıklarını özellikle devrimci bir mücadele ile inançların bir biri ile örtüştüğünü belirtti.
Bu konuda yaptığımız görev bölümünde; Alevilik Yolunda Tahtacı İnançları konusu bana verilmişti.
Bu konuşmanın bazı bölümlerini sizler ile paylaşmak istedim.
“Alevi inancı içinde yer alan Tahtacılar, yaşamları ile tüm zorlamalara rağmen, inançları gereği ibadetlerini bütün gerekleri ile yerine getirmeye devam ediyorlar. Yerleşim yerlerinde cem evlerinde Cuma akşamları bir araya geliyorlar, her yıl meydandan geçiyorlar. İkrar verip, musahip oluyorlar.
Beşikten mezara inançlarını yerine getiriyorlar. Çocuk , doğunca, kırklanıyor, altı aylık kınası yakılıyor.
Sünnet düğünü, nişanı, evlenmesi. Evlenirken mutlaka bayrak cümbüşü yapılması. Hak ka yürüyenlerin , cenaze ritüelleri, başında bekleme, beklerken saz çalıp, ağıtlar yakılması, nefesler söylenmesi. Kadınların giysileri ile gömülmesi.
TAHTACILAR :
Alevi , Türkmen oymaklarının, Akdeniz, Ege de yaşayan, orman işini kendine meslek edinen gruplarıdır. Özellikle, Anadolu da alevi, kızılbaş kıyımlarının yapılması sonrasında, baskılardan bıkan oymaklar, orman içlerinde saklanırken, orman işçiliği, tahtacı mesleği ile tanış olmuşlardır.
Ormanda özgürce yaşamlarını sürdürürken, inançlarını da özgürce yapmışlardır. Osmanlı döneminde , asimile olmaktan kurtulmuşlardır. Bu gün hala inançlarını özgürce, inatla sürdürmeleri bu yaşamlarına bağlı olmuştur.
Tahtacıların inançları ile ilgili iki ocağı görürüz:
Yanyatır Ocağı( Çaylak) : Piri Durhasan Dede, Adana Ceyhan yöresinde yaşamış. Oradan taliplerine ulaşmıştır. Ocak daha sonra, Ege yöresine taşınmıştır. Halen ocak merkezi İzmir Narlıdere dir. Orada Dede Ocağı Cem evi , müze olarak ayakta bulunmaktadır.
Hacı Emirli ( Aydınlı ) : Piri İbrahim Sanidir. Gazi Antep İslahiye Kabaklar köyü yöresinde yaşamış. Orada türbesi bulunmaktadır. Ocak daha sonra, Aydın Koçarlı yöresine taşınmıştır.
İki ocak talipleri, hala meydandan geçip, inançlarını yerine getirmeye devam etmektedirler. Büyük kentlere göçen, orada köyleri ile irtibatları kesilenler bu ibadetlerini yerine getirme olanakları ortadan kalkmıştır.
Alevi-Bektaşilerde halk; bir olmayı, birlik içinde toplu halde düşünüp, inançlarını beraberce sürdürmeyi yeğlemişler. Bu birlikte olmayı da nefeslerini, demelerini birlikte koşan-alayı söylemeyi, birlikte cem ler de samahlarını dönmekle sağlamışlardır.
Alevilik yoluna girişte en önemli bir ibadet şeklidir. Yerleşim yerinde meydan açılmadan önce , ikrar verecekler, musahip olacaklar önceden mürebbiye (dede vekiline ) bildirilir. O da eşi ile birlikte bir çalışma yapar. Dede gelmeden önce ona bildirir. Dede o yerde kalma programını ona göre yapar.
Cem evinde toplanan halk önce, meydandan geçer. Toplumdan rızalık alır. Ondan sonra ikrar verecek olanlar meydan gelir. Bu genç erkekler olduğu gibi, eşi ile gelmiş bir çift de olabilir. İkrar verecek olan kurban olarak horoz kestirir, dolu (rakı ) ile birlikte mürebbi anaya önceden teslim eder. Bunlar parçalanmadan büyük tencerelerde pişer.
Dede : ortaya gelen canı sorgular, ona yolu süreği anlatır. Özet olarak Hak Muhammet Ali yolunda “ ELİNE, BELİNE, DİLİNE “ sahip olması gerektiğini anlatır. Ondan söz ister.
Hayırlılarını verir. Lokmalarını eli ile verir, saki dolu verir. İkrar veren can, diğer ikrar verenler ile birlikte topluca ibadetlere katılır.
Genç kızlar ancak evlenirken ikrar verirler. Düğün bittikten sonra , baş bağlanır. Üç etek zubunu giyer, süslü telliğini, tomaka denilen özel ekleri başına takar. Dede onun ikrarını aldıktan sonra da Alevi erkanına göre çiftin nikahlarını kıyar. Bu olay, bir Tahtacı Gelini için önemli bir gündür. İşte o giysilerini ömrü boyunca saklar. Hala bir çok yerleşim yerine olduğu gibi, mezara konulurken, bu giysileri ile birlikte sırlanır.
MUSAHİP OLMA :
İkrar vermiş olmak kaydı ile, evli çiftler, anlaşabilecekleri, yaşları bir birine yakın arkadaşlarını seçerler. Meydan açılmadan Mürebbiye bildirirler.
Musahip olacaklar, ortaklaşa bir koç alırlar, musahiplik kurbanı için yemek malzemelerini cem evine teslim ederler.
Musahiplik törenine ancak , daha önceden musahip olanlar ve yeni musahip adayları girebilir. O lokmadan ancak onlar yiyebilir.
İki çift aile, ortaya gelirler. Halkın huzurunda, musahip olma taleplerini bildirirler. Dede onlara Alevilik yolunu, musahipliğin gereklerini, tek, tek anlatır. Diğer canlara sorar.
“ Musahip olmalarına rızalık veriyor musunuz ? “
Cem de bulunanların onaylaması ile musahiplik ritüellerine geçilir. Nefesler söylenir, hayırlı duaları okunur. Lokmaları yenir, dolular içilir. Samah dönülür.
Musahip olanlar artık, yol yoldaşı olmuşlardır. Tasada, kaygıda, ortak olmuşlardır. Şeyh Bedrettin tanımladığı
“ yârin yanağından başka her şeyin ortak olduğu “ dönem başlayacaktır. Ahret kardeşi olmuşlardır. Doğan çocukları da kardeş olacaktır. Doğumdan, ölüme çocukların, gençlerin sorunlarını paylaşacaklar. Okuma zamanı, düğün zamanı , hep birlikte olacaklardır.
Tahtacılarda, Şeyh Safi ocağında da yer alan Musahipliğin ikinci ve üçüncü aşamaları bulunmaktadır.
AŞİNA OLMA :
Musahip olanlar, başka musahip aileler ile anlaşarak daha sonraki yıllarda; yeni musahiplikler kurarlar. Buna Aşina olmak denir. Aşina olan musahip, diğer musahip ile de musahip olmuş sayılır. Bu şekilde dört olan musahip can sekize çıkar. Aşına olmak için horoz kesilir. Bu cem e de aşina olmuş canlar ile aşina olacaklar katılabilir.
PEŞİNA ( Çiğildaş ) OLMA :
Musahipliğin son aşaması da Peşina olmak vardır. Peşin olanlar da , diğer peşina olanlar ile musahip olurlar. Peşina olan canlar ile o toplum içinde büyük bir kesim ortak payda da dayanışma içine girmiş olur. Tüm toplum katmanları artık ortaktır.
“ yarın yanağından başka, tasada, kaygıda ortak yaşam vardır. “
Bu musahiplik olguları ile dağda, ormanda çalışanların nasıl bir organizasyon ile imece çalışmaya girdiklerini siz hayal edin.
Ormanda çalışırken, kentte oturan aile okula giden musahip çocuklarına sahip çıkacak. Yurt dışına giden, musahip can, musahibinin çocuğunu da oraya taşıyacak.
Musahiplik olgusu içinde Anadolu da çok gençler , üniversitelerde okutulmuştur. İş bulunmuştur.
Gençler anlaşınca, kız isteme, esbap kesme, bayrak direği dikme, düğün gelenekleri , çok önemli yer taşır. Bayrak oğlan evininin önüne dikilir. Gençler geceden ormana gider, önceden belirlenen uzun çam ağacını keserler gelirler. Kurban kesilir. Bayrak direği yerine konur. Süslenir. Mengi oyunları oynarlar. Düğün başlamıştır. Kına gezdirme, döğme dövme, gezdirme, gelin gezdirme ile düğün dışa taşar.
BAŞ BAĞLAMA :
Tahtacılarda düğünlerin son merhalesi önemli aşaması baş bağlama ritüelidir. Düğün bitince gelin kız, gelinliğini çıkarır. Yerine üç etek zubunu, paralı telliğini, tomaka denilen gümüş takılarını takar. Tüm kadınlar toplanır. Gelin tanıtılır. Yine kurban kesilir, lokma yenir. Dede Ebe’ye burada çok görev düşer. Ona bir Tahtacı Kadının ne yapacağı, ne yapması gerektiği öğretilir. Sonra da kızın ikrarı alınıp, nikahı kıyılır. Gelin bu baş bağını , ölünceye kadar saklar. Hak ka yürüyünce , onun ile birlikte sırlanır. Bu gelenek Aydın yöresinde hala devam etmektedir.
SULTAN NEVRUZ :
Akdeniz Bölgesinde bulunan Tahtacılar genellikle 21 Mart günü sultan Nevruzu coşku ile kutlarlar. En yakın ziyarete giderler. Akşam olunca da Nevruz Cemi yapılır. Çörekler çekilir, dağlarda bulunan yatırlara gidilir. Orada lokmalar yenir. Hayırlı duaları verilir. Akşam da Nevruz cemin de 12 erkan yetirilir.
Genellikle Ege yöresinde bulunan tahtacılar Hıdır Ellez gününü kutlarlar. Kurbanlar kesilir. Lokmalar yenir, ziyaretlere gidilir. Şenlikler yapılır. Akşam Hızır Ellez Cemi yapılır.
Çok eski dönemlerden , ağırlıklı olarak Şaman inancı içinde yer alan ritüellere rastlanır. Bir kişi hak ka yürüyünce , evin içine yatırılır. Tüm canlar gelir. Sazandar başına gelir. Nefes , ağıtlar yakarlar. (örnek 3 ezgi )
Bir grup hemen mezarlığa gider, mezar kazmaya başlar. Cenaze yıkanır, hazırlanır. Birlikte mezarlığa götürülür. Sırlanmadan sonra çekilen çörek dağıtılır. Akşam ölü evinde yemek pişmez, her evden bir kap yemek gelir, birlikte o yemekler yenir. 3,7 , 12 sıkma, börek, çörek gibi hafif ikramlar yapılır. , 40 ında ise yemekler verilir. Geçmişlerinin ruhu için yıl yemekleri verilir.
Tahtacılarda, 1900 başlarından günümüze, yerleşim yerine geçen obalar, cem evlerini yapmışlar. Dedeleri geldiği süre içinde yol, sürek sürmüşler. Orman da yaşamlarını özgürce sürdürürken, inançlarına sıkı, sıkıya sahip çıkmışlardır.
Gittiğimiz Tahtacı yerleşim yerlerine Dede gelmez olmuş ise, orada inançlar azalmış, toplum da dağılmaya başlamıştır.
Son 10 yıl içinde Ege, Antalya, Mersin, Adana, Çanakkale gibi yerlerde Tahtacı örgütlenmesi ile birlikte Dedeler taliplerine gitmeye başlamış, ikrar verme, musahip olma , her yıl meydandan geçme ( arınma) başlamıştır.
Tahtacı dede ocakları Durhasan Dede (Ceyhan-Adana), İbrahim Sani ( Kabaklar- İslahiye /Gaziantep ) Aydın Koçarlı, İzmir Bornova, Ankara Anıtkabir , Edremit Zeytinli ve Bolkar Dağlarında Medetsiz tepesinde Bolkar Bozoğlan /Arzuman Yunus ta şenlikler yapılmıştır. Bu yıl İzmir Uzundere ‘de Bağcılar Belediyesi ev sahipliğinde ; 15 Mayıs günü 6. Tahtacı şenliği yapılacaktır. “