Mahalleler, Problemler ve Çözüm Projeleri

Seçimler yaklaşırken birçok yeni problem ve çözüm yolları vaatler şeklinde gündemimize geliyor.

Tıpkı geçmiş seçimlerde olduğu gibi. Şimdi yavaş yavaş seçim stratejileri ve sorunlara bakış açısı değişiyor. Büyükşehir yasasının ikinci seçim sınavı olması ile bu değişimin önemi daha da artıyor.

İlkinde eski sisteme göre düşündük, vaatler ona göre yapıldı, uygulama yeni sisteme göre oldu. Bu birçok aksaklıklara sebep olsa da sanırım bu seçimde sistem daha bir oturacak. İnşallah bu seçimde mahalleleri üvey evlat konumuna getiren mevcut aksaklıklar da giderilir.

Ancak hala olaylara yaklaşım da uzun vadeli bütünsel planlar yerine kısa vadeli günlük çözümlerle iş kotarılma şeklinde oluyor. Açıklanmaya başlanan projeler ümit vaat etse de hala eski alışkanlıkların devam ettiğini görüyoruz. Belki önümüzdeki günleri bu konuların yoğunlukla tartışıldığı yıl olacak.

Ona rağmen gidecek çok yol var.

Mersin gibi il merkezi doğuda olan, batıya doğru ince uzun yerleşimlere sahip büyükşehirler ya da doğal olarak dağınık büyükşehirler kolay organize olamadılar. Bu coğrafi dezavantaj da çözüm üretmede yavaş dönüşümde etkili oldu. En çok köy ve belde iken mahalle konumuna düşen bölgelerde sıkıntılar kendini artan oranda kendini hissettirdi.

Bunda seçilen muhtarların da rolü var.

Eski alışkanlıklara göre seçilen muhtarların ana belediyeler ve devletle düzenli ilişki geliştirememeleri sorunların önemli kaynağı. Sorunları doğru analiz edememe,  çözümleri ifade edememede merkezin mahalleyi ve sorunlarını doğru algılayamasın da etken oldu. Doğru talep ve zamanlama olamayınca bütçeden mahallelerin pay alması çok alt düzeyde oldu. Bazı ısrarlı, uyanık muhtarlar hizmet almayı becerebilse bile yasanın ruhuna uygun katma değer üretilemedi. Bunda mahallerdeki seçimlerde akılcı tercihlerin yerini hala eski duygusal tercihlerin olması. Kabilecilik, mahallecilik gibi grupsal bakış açıları kadar kin nefret gibi duygusal tercihler memleketin geleceğinin düşünülmesinin önünde engel teşkil etmiştir. Şimdi bütün bunlardan bir ders çıkarıp, gerek halk gerekse seçilenler olarak doğru analizler yapıp ve çözümler üretmeliyiz.

Bunun için; Mahalleler

Doğru sorunları tespit edebilecek,

Sorunların doğru analizini yapabilecek,

Büyükşehir ve ilçe bütçelerine uygun projeleri hazırlayabilecek,

İlçe, büyükşehir ve hükümet ile uygun sürekli bir iletişim kurabilecek,

Ve bunları yapılabilirlik analizi yapılmış şekilde düzenleyebilecek adaylarla,

Yönetimin karşısına çıkılmalı.

Büyükşehir ve İlçe belediyeleri de;

Bu talebi şehrin genel bütçesine uygun ve uzun vadeli planları ile uyumlaştırarak uygulamalı,

İlin yapısına uygun bölgesel organizasyonlar kurarak bölge ile iletişimi güçlü hale getirmeli,

Muhtarlar bölge ile ilgili meclis görüşmelerinin doğal üyesi olmalı,

İl’de bulunan mahallerin yapılarına göre gelişim yönü tespit edilip, uzun orta ve kısa vadeli programlar,  gerek yerel yönetici gerek halk ile paylaşılmalı.

Halk gelişmelerle ilgili daha detaylı bilgilendirilmeli,

İlçe ve büyükşehir belediyeleri hiçbir zaman, kendilerine iletilen sorunu;  bizim alanımız değil diyerek sahipsiz bırakmamalı. Sonuçta biz hem ilçenin hem ilin mahallesiyiz.

Biliyoruz ki,  mahallelerimizin;  hem ulusal hem de dünya çapında olabilecek,  gerek tarımsal, gerek turizm,  gerekse sanayi alanında potansiyelleri var. Bunları hep beraber ortak akıl ile düzenleyerek 2020 bütçesi ile beraber harekete geçirebiliriz.

Eğer akılcı davranabilirsek bölgelerimizin doğal yapıları bozulmadan potansiyelini harekete geçirebiliriz. Özellikle eğitim, iş imkânları daha iyi bir gelecek için köyden kente doğru göç de engellenmiş olacaktır.

Tarımımız için kriz çanları çaldığı zamanımızda bu bakış açısı çok daha önem arz etmekte. Elbette bu çalışmayı başlatmak uygulamaya geçirtmek biz seçenlerin sorumluluğu. Eğer bölgenin gelişmesini bir kenara bırakıp, liyakati, ehliyeti tecrübe ve bilgiyi göz ardı ederek, duygusal  tavırlarla tercihlerimizi yaparsak, elbette bunun sonucuna da katlanan biz olacağız. Mahallelerimizi sağlıklı bir şekilde geliştiremezsek şehirlerimiz de düzenli gelişemeyecektir.

Göç devam edecek.

Gelir, eğitim, gelişme ve yaşam adaletsizliği devam edecek, güzelim doğal alanlarımızın yok pahasına elden çıkması önlenemeyecektir.

Sorumluluk hepimizin, Layık olduğumuzla yönetilecek isek, layık olduğumuzu seçmemiz lazım.

 

 

 

 

 

 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.