Hekimlikten belediye başkanlığına uzanan yol

Hekimlikte verdiği hizmet zamanının yeterli olduğunu düşünen, toplumsal hizmet aşkı ve heyecanı ile doğup büyüdüğü memleketi olan Silifke’yi büyük köy- kasaba konumundan çıkartıp, hak ettiği modern, çağdaş ve yaşanılır bir kent haline getirmek için çıktığı zorlu ve bir o kadarda heyecanlı yolculuğu akdenizincisi’ne anlattı.

 Evet..

bahsettiğimiz kişi, sempatik duruşu ile halkın gönlünü kazanmış, hizmet aşkı ile de doktorluk gibi kutsal bir mesleği bırakıp doğup büyüdüğü yere hizmet için seçilmiş bir kişi. Silifke Belediye Başkanı Dr. Mustafa Turgut…

Sayın Belediye Başkanı Mustafa Turgut, herkesin bildiği gibi belediye başkanlığı yapmak zor iştir. Siyasetle idarecilik, halkın başkanı olmak, ‘seçtim, ne istesem haktır’ düşüncelerini kırmak, ve tarafsız hizmeti hak dahilinde yapmak demektir. Yani kısacası ateşten bir gömleği sırtınıza geçirmişliktir…

-Ateşten bir gömlek giydiniz. Sizin çok güzel bir mesleğiniz var, Beyin Cerrahı, hekimsiniz.  neden mesleğinizi bırakıp belediye başkanı oldunuz?

-Benim mesleğimde çok zor bir meslek, belediye başkanlığı da zor. Alışığım zorluklara diyebilirim. Hekimliği ben 1990 yılından itibaren yaptım, aldığım eğitimin hakkını verdiğimi düşünüyorum. Ama Silifke sevgisi başka bir şey. Siyaseti boyutunda değil de hizmet noktasında bir atağa geçmek istedim. Elbette siyasette seçildim ve zorluklarını biliyordum, fakat bu koltuğa oturunca biliyorsunuz ki siyasi görüş ya da seçildiğin partiyi bir yana bırakmak gerekiyor ve halkın başkanı olmak zorundasınız. Ben bu nedenle, bu bilinçle hareket ediyorum.

-Silifke sizin için nasıl bir anlam ifade ediyor?

-Silifke hak ettiği yerde değil; hem sosyal hem de ekonomik olarak. Daha gelişmiş bir yer olabilirdi,  ben çok fazla zaman kaybettiğini düşünüyorum,  çok daha güzel işler yapılabilecekken zaman akıp geçmiş.

- Hayalinizdeki Silifke’yi nasıl görmek istiyorsunuz?

-En çok rahatsız olduğum şey Silifke’nin kasaba görüntüsü. Silifke denilince modern bir kent olsun istiyorum. Ama maalesef kasaba kabuğundan bir türlü ayrılamamış ve görüntüsünü de değiştirememiş bir Silifke var. Büyük köy Silifke izlenimi hala var. Ama son zamanlarda bir değişim başladı. Değişim sürecine girdi artık Silifke’de. Bu değişimin ateşini yaktığıma inanıyorum. Buradaki  amacımız misafirlerimizin, ziyaretçilerimizin Silifke’ye geldiklerinde daha modern bir kente geldiklerini hissetmeleri. Çünkü Silifke bunu hak ediyor.

-Siyaset ve idarecilik arasındaki köprüyü nasıl kuruyorsunuz? Önceliklerinizi nasıl belirliyorsunuz?

-Belediyecilik siyasetin çok içinde değil, siyasetle biraz mesafeliyim, en azından hizmet anlamında. Bu durum aslında zor gibi gözükse de benim isimi kolaylaştıran bir durum aslında. Ben kimseye hizmet yaparken siyasi bakmadım. Bir de geçmişten gelen bir memuriyetlik olunca ve hizmet bilinci de eklenince çok da zorlanmadım.

-Siyasi tabanda zorlanma yaşadınız mı?

Zaman zaman zorluklar yaşandı. Partililerimiz beni tanıdı ve sorunları aştık.  Partimizin de amacı hizmet olduğu için aynı noktada buluştuk, onlarda zaman zaman fedakarlık yaptılar. Bu nedenle bu sorunu çok çabuk ve sorunsuz bir şekilde aştık.

-Silifke pek çok güzelliği içinde barındırıyor, bunu da ekonomiye yansıtıyor.

 Sanayi, Turizm ve Tarım içi içe. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Gelişmişliğini hangi yönde yapmalıdır?

-Yani aslında: Silifke’nin kendisi ve coğrafi yapısı böyle yönlendiriyor. Aslında bizim insanımızın çoğu tarımla geçiniyor. Tarımdan ekmeğini kazanıyor. İkinci olarak da turizmin onunla beraber gelişmesi gerekir diye düşünüyorum. Sanayi de ise çevreye zarar vermeyen bir  sanayi olmalı. Yani öncelikli tarım, turizm ve çevreyi koruyan sanayi. Sanayi hiçbir zaman öncelik değildir benim gözümde. İstihdam derseniz tarım zaten istihdamı sağlayan bir sektör, turizm derseniz belki en fazla istihdamı barındıran sektör. Dolayısıyla istihdam bahanesi ile çevreye zarar verecek bir sanayi istemiyoruz...

-Çocuklar ve gençler için düşünceniz ve projeleriniz var mı?

-Klişe bir cümle olacak ama gençleri ve çocukları zararlı olan ve alışkanlıklara maruz kalacak durumlardan uzak tutmak lazım. Silifke sosyal bir kent olduğu zaman çocuklarda bunun içine entegre olurlar. Biz şu an öğrencilerin tatili için bir havuz kuruyoruz. Buradaki amaç çocuklara yüzme öğretmek ve onları bir arada olumlu faaliyetlere yönlendirmek. Böylece zararlı alışkanlıklardan uzak tutmak.

Gençler içinde bir projeniz var mı? Bir örnek mesela go-kart yapılsa gençler eminiz ki bundan çok memnun kalacaklardır.

- Bu şu an çok acil önceliklerimiz olduğu için ona imkan sunamayabiliriz. Ama ilerleyen zamanlarda tabii ki seve seve yapmayı istiyoruz. Silifke’nin sorunu şu; Silifke temel ihtiyaçlarını çözememiş bir ilçe, bu anlamda öncelikle temel ihtiyaçları çözülmüş ve tamamen bitmiş olmalı ki sonra bu projeleri tamamlayabiliriz.

-3 yıl geride kaldı hayalinizdeki Silifke ne aşamaya geldi?

-Ben projelerimi hiçbir  zaman 5 yıllığına düşünmedim. İleriye yönelik uzun vadeli projeler oldu. Halkımız bu yetkiyi bir kez daha bana verirse işte o zaman görmek istediğim Silifke’ye ulaşmış olacağım. Tabii ki kısa vade de acil olarak gördüğüm projelerimizi sorarsanız, evet hedeflediğimiz şekilde devam ediyor ve hedefimizi başarıyoruz.

-Kadınlara yönelik hizmetleriniz var mı bunlar nelerdir?

-Bizim asıl önceliğimiz elbette ki kadındır. Kadınların toplumda daha da fazla yer almasını hem istiyor hem de yardımcı oluyoruz. Belediyemizin yönetimini de kadın ağırlıklı bir yönetim oluşturduk. Yani yönetimin önce kadın olması gerekiyor ki kadınlara yönelik projeler daha iyi olsun. Belediyede müdür düzeyinde yarıdan fazlası kadın. Seçilmiş belediye üyelerimizin, başkan yardımcımızın biri kadın. Dolayısıyla önce yönetimsel sistemde kadın ağırlığı olmalı o da hizmet ve projelere yansımalı.

Kreş için çalışmalarımız başladı. Öncelikle tarımla uğraşan annelerimize yönelik bir çalışmamız var . Anaokulu kreş yapmayı düşünüyoruz. Sayağzı mahallemizde kadın tarım işçi annelerin daha yoğun olan yer.  Birinci öncelikli yer tarım içsisi kadınların işe giderken çocuklarını rahatlıkla bırakabilecekleri ve maddi yük getirmeyen bir ortam yaratmak istiyoruz. Daha sonraki düşüncemiz ise yoğunluğun olduğu mahallelerde bu hizmeti arttırarak devam  ettirmek. Şu an Sayağzı Mahallemizde yer belirlendi ve projesi yapıyor ondan sonra pilot bölge olarak diğer yerlerde de yaygınlaştıracağız.

-Kadın demişken, kadınlar için belediye aracılığı ile sosyal tesis düşündünüz mü?

-Bunu şu an yapabiliriz diyemeyiz ama ilerleyen dönemlerde yapılabilir elbette, bunun örnekleri birçok illerde var. Bizde buralarda insanların ikili ve akraba ilişkileri pekiştirmek için çalışmalar yapıyoruz. Kadınlarımızda her zaman önceliğimizdir,  bir çok projemiz var ve yenilerini de sürekli ekliyoruz.

Geçmiş 3 yılı değerlendirebilir misiniz?

-Çok uzun vadeli projelerin yanı sıra yeni yeni projeler oluşturacağız. Düşüncemiz doğrultusunda dolu dolu üç yılı geride bıraktık. İlk zamanlar yapılanma ile geçti. Artık hizmetlerin üretilmesi sürecindeyiz. Hizmet odaklıyız. İşimize gücümüze bakıyoruz. Engellemelere çok da takılmıyoruz. Biz hizmet ettikçe vatandaştan çok güzel karşılığını alıyoruz.

-Bütünşehir yasasıyla uyumunuz nasıl?

-Bütünşehir yasasıyla biliyorsunuz ki 8 belde bize bağlandı. 14 mahallemiz varken 88 mahalleye çıktık. Bunların arasında tabii ki mahallenin mahallesi denilebilecek yerler ve yaylalarda var.  Taşucu’nun kaç mahalleden olduğunu düşünün ki şu an Taşucu tek bir mahalle olarak geçiyor. Bu anlamda,  evet mahallenin mahalleleri de var denilebilir. Ona biz artık mevkii diyoruz. Şu an nüfusumuz 118 bin oldu. İller bankasından ona göre para geliyor.

Geçmişten şu kadar borç aldık gibi, enkaz edebiyatı yapan bir düşünceye sahip değilim. Borçlu aldık almasına ama şu anda çok önemli bir borcumuz kalmadı. Kendi bütçemizle belediyemizi çevirebiliyoruz. Personelimizi haklarını ve maaşlarını zamanında verebiliyor yeni projeleri hayata geçirebiliyoruz. O nedenle düzene girmiş bir sistemimiz var.

-Bizlere ayırdığınız zaman ve verdiğiniz bilgiler için teşekkür ediyoruz.