Silifke’de Bir İlk Şeker Hastalığına Kapalı Ameliyatıyla Son!

Silifke’de Bir İlk Şeker Hastalığına Kapalı Ameliyatıyla Son!

Silifke’de Bir İlk Şeker Hastalığına Kapalı Ameliyatıyla Son!

  

Silifke Olbamed Hastanesi Türkiye’de sayılı merkezlerde ve Mersin’de tek merkez olarak diyabet hastaları için büyük bir atak yaptı ve tek ameliyatla hastalıklarına son veriyor.

Türkiye’de sadece bir kac merkezde yapılabilen ve şeker hastalığına son veren operasyonun artık Silifke’de yapılmaya başlandığını müjdeleyen  Olbamed Hastanesinde Genel Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Doğan Erkal konuyla ilgili gazetemize bilgi verdi.

Sizler için sorularımızı Doktor Erkal’a sorduk, Doktor Erkal’da diyabet hastalarının kapalı operasyonla nasıl hastalıktan kurtulduğunu anlattı.

-Diyabet hastalığı nedeniyle uyguladığınız tedavi yöntemi nedir? Hangi diyabet hastaları bu tedaviden fayda görür ve kimler bu tedavi için adaydır?

Op. Dr  Erkal, “Diyabet hastalarının %90 !ı Tip 2 Diyabet hastalarıdır. Bizler tip 2 diyabet hastalarını kapalı ameliyat yöntemleri kullanarak tedavi etmekteyiz. Buna Diyabet Cerrahisi denilmekte. Tip 2 diyabetin klasik tedavi algoritması eğitim, diyet, egzersiz ve ilaç kullanımıdır. Ancak, tüm bu tedavilere rağmen hastalık bazen ilerleyici bir seyir gösterir. Hatta yoğun insülin kullanımına rağmen istenilen sonuçlar alınamaz. İşte bu durumda Diyabet Cerrahisi ( Metabolik Cerrahi ) etkili bir tedavi alternatifi olarak gündeme gelmelidir.

-Bu tedavi yöntemleri tip 1 ve tip 2 diyabette farklılık gösteriyor mu?

Op. Dr. Doğan Erkal, :Elbette. Tip 1 ve tip 2 diyabet tamamen ayrı hastalıklar. Tip 1 diyabette insülin üretimi yoktur. Tip 2 diyabette ise vücut insülin üretir, ama bunu kullanamaz. Biz sadece tip 2 diyabet hastalarına yardımcı olabiliyoruz. Yani vücudun kullanamadığı insülini kullanmasını sağlıyoruz.

-Tip 2 diyabette klasik tedavi yöntemleri yeterli olmadığı için mi ameliyat gibi bir yönteme ihtiyaç duyuluyor?

Op.Dr.Doğan Erkal, :Tip 2 diyabet çok etkenli, heterojen ve dinamik bir hastalıklar birleşimidir. Sadece hormonal değil, nöral, psikojenik ve çevresel faktörlerin de etkili olduğu bir süreçtir. Klasik tedavinin temel taşları diyet ve egzersizdir. Ancak, hiç kimse ömür boyu diyet ve egzersiz yapamaz. Hatta sadece 3 yıl boyunca istenilen düzeyde diyet ve egzersiz yapabilen hastaların oranı da hiçbir araştırmada %5’in üzerinde değildir. İlaç tedavileri de hastalığın genel gidişatını değiştirmeye yönelik olmayıp, “günü kurtarma” tedavileridir. Uygun hastalarda tip 2 diyabet ve ona bağlı organ ve işgücü kaybı ile etkili bir mücadele etmek istiyorsak daha radikal, ama bir o kadar da rasyonel tedaviler uygulamamız lazım.

-Bu bağlamda en etkili tedavi Diyabet Cerrahisi mi?

Op.Dr.Doğan ERKAL:Evet en etkili ve %90 üzerinde başarı sağlayan tek yöntem DİYABET CERRAHİSİ’dir.

-Peki ameliyat bu duruma nasıl bir etki sağlıyor?

Op.Dr.Doğan Eerkal :Modern çağ insanları olarak bizler gıda sanayi ve endüstriyel hayata adapte olamadık. Son 25 yıllık dönem içinde yediğimiz gıdaların içerikleri değişti. Artık gelişmiş kentlerde yaşayan hemen herkes rafine yani işlenmiş gıdalar tüketmekte. Bu gıdalar ince barsağın orta kısmına geldiklerinde biyokimyasal anlamda sindirilmiş olurlar. Geriye besin içeriği çok azalmış posa kalır. İnce bağırsağımızın başlangıç bölümünden insülin direnç hormonları, son bölümünden ise insülin duyarlılık hormonları salgılanır. Son kısma gelen besin içeriği fakirleştikçe duyarlılık hormonlarının da etkinliği azalır. Bizler ameliyatta ince barsağın başlangıç ve son kısımlarının yerini değiştirerek insülin duyarlılık hormonlarını aktif hale getiriyoruz.

-Peki, kan şekerinin sürekli yüksek değerlerde olması vücudumuzdaki organları nasıl etkilemektedir?

Op. Dr. Doğan Erkal :Her iki diyabet tipi de damar duvarında hasar yaparak organ hasarına neden olurlar. Organ hasarı hangi lokalizasyondaki hangi tip damarların etkilendiğine göre bir değişiklik gösterir. Kilo problemi ön planda olan hastalarda genellikle orta ve büyük ölçekli damarları ve buna bağlı kalp krizi ve felç gibi sorunlara neden olmaktadır. Daha düşük kilolu hastalarda ise genellikle küçük ve orta ölçekli damarları etkileyerek göz, böbrek ve ayak problemleri gibi sorunlarla kendini belli eder. Ancak, arada muhakkak istisnalar da vardır.

-Siz hangi aşamada ameliyat öneriyorsunuz?

Op. Dr. Doğan Erkal, :Tip 2 diyabette orta ve büyük ölçekli damar hasarı hastalık tanısı konmadan önce başlar. Zaten, hastaların önemli bir kısmının tanı anında 2-3 yıllık bir hastalık geçmişi olduğu kabul edilir. Düşünün, tanı aldığınız anda hâlihazırda damarlarınızda bir etkilenim var. Ne var ki, tip 2 diyabetin genellikle ılımlı bir seyri vardır. Yani, komplikasyonların önemli bir kısmı yıllar içinde yavaş yavaş kendini belli eder. Bu sebeple “sinsi” hastalık olarak da tanımlanır. Bir tip 2 diyabet hastasının takibinde genellikle 10-12 yıllık bir süre zarfında kendi insülin rezervlerini tükettiği kabul edilir ve genellikle bu dönemden sonra organ hasarlarına ait emareler kendini belli etmeye başlar. Hastaların da genelde bize tedavi için başvurduğu dönem budur. Çoğu hasta işler iyiymiş gibi görünmekte iken ameliyat olmayı istemez. Özet olarak bizim bir diyabet hastasına ameliyat ile yardımcı olabilmemiz için ya standart tedavilerle şekerini kontrol altına alamıyor olması ya da organ hasarı bulguları olması lazım. Tabii ki, organ kaybı olmadan ve insülin rezervleri tam tükenmeden başvurmanın da pek çok olumlu sonucu vardır.

“İşler iyiymiş gibi görünmekte iken” dediniz. Gerçekte iyi değil midir?

Op. Dr. Doğan Erkal, Dünya Sağlık tip 2 diyabet ile ilgili standartlar geliştirmeye çalışmaktadır En iyi klasik tedavi kombinasyonlarında bile hastaların ancak küçük bir kısmında istenilen hedeflere ulaşmak mümkün olabilmektedir.

-Diyabet Cerrahisi’nin bu açıdan sonuçları nasıl? Ameliyat nasıl yapılmaktadır? Ameliyat sonrası dönem nasıl geçmektedir?

Op. Dr. Doğan Erkal , Tip 2 Diyabet hastalarında diyabet cerrahisi ile %90’ın üzerinde kontrol sağlamak mümkündür.Bu ameliyat laparoskopik (kapalı) olarak yapılmaktadır. Yani karın bölgesine uzun bir kesme işlemi değil, küçük delikler açılarak yapılmaktadır.. Ameliyattan 6 saat sonra hastalar su içmeye başlarlar. 3-4 gün sıvı yemeklerle beslendikten sonra yavaş yavaş yumuşak kıvamlı sebze yemeklerine başlamak mümkün olur. En önemlisi hastanın tip 2 diyabet olduğundan emin olmak lazım.

Op. Dr. Doğan Erkal’a verdiği bilgiler için gazetemiz ve sizler adına teşekkür ediyoruz.

Ayrıca sağlık alanında her geçen gün kendini yenileyen ve hastalarına daha hızlı ve teknolojik koşullarla hizmet etmeyi ilke edinen Olbamed hastanesi sahiplerine,  bütün bu yenilikleri eksiksiz bir şekilde hastalarına hizmet edebilmek için mücadele eden Olbamed Hastanesi Müdürü Ozan Yılmaz’a sizler adına teşekkür ediyoruz.










Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
banner36