Şehircilik anlayışımızın neticeleri

5 Kasım Pazar günü Silifke bölgesinde özellikle Atakent (Susanoğlu) bölgesinde etkili olan yağışlar sonucu sahil şehri olan Atakent’te birçok işyeri ve özel konut sel altında kalmıştı.

Maddi hasara yol açan bu sel felaketi ne ilk olmuştur ne de ilk olacaktır. Sebebine gelince, son yirmi yılda hızlı ve çarpık yapılaşma yoğunluğu ayyuka çıkmış, zamanın belediyecilerine işi bilen teknik insanlar, şehircilik uzmanları uyarılarda bulunmuşlar ama bu uyarılar dikkate alınmamışlardır.

Bu şehirde 18. madde uygulamaları, gerekse imardaki diğer uygulamalarda ileriki yıllar düşünülmemiştir. Yerel yöneticiler gelişen şehrin altyapısını plansız ve teknikten uzak bilgiden yoksun şekilde rast gele yapılmış ve artacak nüfus hesaba katılmamıştır.

Atakent’in sorunlarından bir başkası da karayollarının yaptığı veya torpilli müteahhitlere yaptırdığı ana yolun altındaki sel sularının denize akmasını sağlayan köprülerin dar ve yetersiz oluşu, sahil şeritlerinin ani yağan yağmurlardan oluşan su potansiyellerine cevap veremeyen köprülerin hem sayısının artırılması hem de yeterli genişlikle revize edilmesi gerekmektedir.

Bu bölgeye ait sorunları yetkililer dikkate alıp çözümünü gerçekleştirmez ise bu şehrin insanları daha çok mağdur olacaktır. Maddi kayıplar olacak. İnsanlar yatırımdan kaçınacaktır. Bilim ve teknolojinin bu kadar ileri seviyede olduğu dönemleri yaşarken böyle afetlerde herkesin köklü çözüm üretme yerine, geçmiş olsun ziyaretleriyle, inşallah ve maşallah sözleri sorunları çözmüyor. Kış aylarında bu ve benzeri sorunları yaşayan bölge ve şehir insanı yaz aylarında kanalizasyon başta olmak kaydıyla diğer altyapı sorunlarıyla karşılaştığı gibi gelen on binlerce tatilcinin isteklerini ve taleplerini karşılamıyor. Zaten sınırlı imkânlarla kısa süren turizm sezonuyla bölge esnafı sancılı durumdadır. Bir de tüm bu sorunlar çıkınca vay halimize…

Şehirlerin ve özellikle tatil bölgelerinin kalitesinin artırabilmek için saydığımız sorunların muhatapları kulaklarını açmalıdır ve biran önce gereğini yapmalılar. Aksi halde bölge halkı daha büyük felaketlerle baş başa bırakılmış demektir.